Sazan Balığı





     Sazan balığı (Cyprinus carpio), sazangiller (Cyprinidae) familyasına adını veren tatlısu balığıdır. Anayurdu Asya'dır. 12. yüzyıldan sonra, Avrupa ve Amerika'nın tatlı sularında üretilmiştir.Göl ve yavaş akan derelerde bulunur, dip sularında yaşar. Uzun gövdeli, solucan, böcek larvaları ve bitkilerle beslenen bir dip balığıdır. 1,5 metre boyunda, 35 kg ağırlıkta olanları vardır. Ömrü 40-50 yıla kadar varabilir. Türkiye'nin Akdeniz ve güneydoğu bölgesi haricinde her yerinde bulunur.Ancak, Akdeniz Bölgesinin en önemli akarsularından olan Göksu Irmağı'nda bol miktarda sazan yaşamakta ve ağırlıkları 10-12 kilograma ulaşabilmektedir. 
     Her ısıdaki suya uyum sağlar. 3-30°C arasındaki sularda rastlanır. Aşırı soğuklarda metobolizmalarını yavaşlatırlar. Su akıntısına karşı yüzebilirler. Kuyruğunu çeneleri arasına sıkıştırır, bıraktığında zemberek gibi boşanarak 3-5 metre sıçrayıp çağlayanları aşabilirler.
     Pullu ve pulsuz birçok çeşidi vardır. Pullu türleri iri pulludur. Renk ve biçimleri yaşadıkları ortama göre değişir. Genellikle sırtı koyu yeşil, yanları ve karın altı yeşilimtırak kahverengidir. Küçük ağızlı kalın ve oynak dudaklıdır. Üst çenelerinden dört bıyık sarkar. Ağız dişleri yoktur. Yutak (farinks) dişleriyle besinlerini öğütürler. Bıyıkları dokunma organı olarak görev yapar.
     Dipleri karıştırır, suyu bulandırırlar. Çevik ve hareketli balıklardır. Sürüyle dolaşırlar. Eti fazla kılçıklıdır. İrileri iyi pişirildiğinde eti beğenilir. Nisan-Haziran arasında yumurtlarlar. Yumurtaları bitkilere yapışır. Bir dişi, bir defada yarım milyon yumurta bırakabilir. Yumurtaların çoğu diğer balıklar tarafından tüketilir. Ortam ısısına bağlı olarak en geç bir hafta içinde yumurtalar açılır. Üç yılda erginleşirler. Balıkçılar bunları harekete geçirmek için gürültülü sesler çıkarırlar. Ağla bol miktarda avlanırlar. 
     Ülkemizdeki genel olarak Sazan ve diğer bir tür olan Aynalı sazan olarak bilinir. Ancak bu cinslerin haricinde uzun sazan olarak ta bilinen pullu sazan da mevcuttur. Baraj göllerinin balıklandırılmasında kullanılan balık Aynalı Sazan olmakla birlikte gölete suyolları ile gelen pullu sazanda o gölde yerleşir. Avcıların gözdesi ise aynalı sazan olmakta bu da bir süre sonra aynalı sazanın azalıp pullu sazanın baskın çıkmasına sebep olmaktadır. 


     Sazan türünün beslenme şekilleri de cinslerine göre değişiklik göstermektedir. Pullu sazan göl dibinden yem ararken karnı yüzeye paralel olarak durmakta Aynalı sazan ise dik bir pozisyonda yemlenmektedir. Çok obur olan bu balık devamlı olarak yem aramaktadır.






Bulunduğu göl veya göletteki besin aylara ve suyun ısısına göre gelişme göstermektedir. 

Üreme Zamanı
Sazan balığı Mayıs ve Haziran aylarında ortam sıcaklığına göre üreme yapar. Sazan yumurtalarını genelde kıyıya yakın bölgelere bırakır.

Avlanma Zamanı
Sazan balığının avlanma zamanı Arpa hasadının başlaması ile birlikte (Sirkülerde 1 Temmuz) başlar denmekle birlikte Ağustos ayı başlarında avlanmaya gitmek daha doğru olur. Bunun nedenini ise şöyle izah edebiliriz. Ülkemizin coğrafi yapısı güney bölgemizde yumurtasını döken balık iç anadolu bölgesinde daha dökmemiş durumdadır bu durum kuzeye gidilince daha da uzar. Yumurta dökme zamanı yorgun ve aç kalan balık bu zamanlarda oldukça sıkı bir beslenme rejimine girer. Daha sonra bu durum azalarak yok olur. Eylül ve Ekim aylarında kışa hazırlık yapmak için sıkı bir beslenme rejimine girer. Bu zamanlarda yakalanan balıklar daha lezzetli olur. Şu hususta unutulmamalıdır. Kumlu bölgelerin balığı daha lezzetli olur. Dibi çamurlu olan bölgelerde yakalanan balıkların etleri biraz kokar. 

Bulunduğu Yerler
Akarsularda :Akarsularda genel olarak akıntıya karşı durabileceği yerleri ve kıyıya yakın yerlerde bulunan taş altları veya sazlık araları ile akıntının girdap (anafor) yapıp boşalttığı alanları tercih eder. 
Göl ve Göletlerde : Göl veya göletlerde tercih ettiği yerler ise göle akan dere ağzı, sel sularının göle aktığı yerleri, sazlık önleri, kayalıkların suda girinti yaptığı bölgeleri, ağaç kalıntılarının olduğu yerleri ve ağaçlıkların suya gölge yaptığı bölgeleri tercih eder. Bu bölgeler genel olarak genç balıkların tercihi olur yaşlı ve büyük balıklar derinlerde bulunur.

Sazan avcılığı

     
     Sazan oksijeni bol olan suları tercih eder. Sudaki oksijeni büyük ölçüde sağlayan bitkilerin mevcutiyeti, av için önemli bir ipucudur. Gün ışığında oksijen salan bitkiler, geceleyin oksijeni tüketeceğinden, gün içinde bitkili alanlarda, geceleri ise bitkili alan dışında ki bölgelerde avlanılması faydalı olabilir. Sıcaklığın arttığı gün içinde sazan oksijen ihtiyacını karşılamak için suyun yüzeyinde de bulunabilir. Bu zaman içinde sazanı yüzeye yakın yerlerde aramakta fayda var.
      Eğer göle akan bir çay, dere var ise, suların karıştıkları bu yerlerde de oksijen bolluğu olacağından bu yerleri gözden kaçırmamak gerekir.
     Eğer günübirlik ava gidilmişse mutlaka oltalarda farklı yem kullanılmasında fayda var. Sazanın o saatte hangi tür yemi tercih ettiği öğrenilir ve ona göre yem seçilebilir. Oltada bir süreliğine (Mesela 1 saat) bir hareketlilik yok ise, ısrarla aynı yere tekrar oltayı atmaktansa farklı yerler tercih edilmelidir.
     Balık yeme vuruyor ama yutmuyorsa, bu durumda olta takımımızın yapısını, iğnenin çeşidini veya yemin büyüklüğünü tekrardan gözden geçirilmesinde yarar vardır. Sazan yemleme yapılan bölgede, yemlerin hemen üstünde değilde, çevresinde yemlenmeyi ve büyük yemdense, küçük yemleri daha çok tercih etmektedir. Yemleme malzemesiyle, iğnede kullanılan yem büyüklüğü aynı olsada daha küçük yemleri iğnede kullanılması denenmelidir.
     Bir günden fazla konaklanacaksa, sazanın suüstüne atladığı yerleri ve saatleri tesbit edip, 2. gün o bölgelerde avlanılabilir.
     Berrak bir suda göl tabanının bulanık olması bir sazan hareketine işaret edebilir.
     Ani hareketlerden kaçınılarak, sessiz olunması halinde sazanın sığ bölgelerde gezindiği görülebilir. Kıyıda yapılan bir yürüyüş bile balığın tedirgin olup uzaklaşmasına neden olacaktır.Avlakta suyun kenarına yerleşme konusunda oldukça özenli olunması, mümkün olduğunca sessiz hareket edilmesi çok önemlidir. Sesten ürken balık o bölgeden uzaklaşacaktır. Tekrar aynı bölgeye gelmeside zaman alacaktır.Arkadan gelen güneş nedeniyle suya düşen gölge bile sazanı uzaklaştıracaktır.
     Kuraklığın olduğu zamanlar, avlak bölgesinin zemininin tesbiti açısından bir fırsat olarak değerlendirilebilir.Hangi bölgelerin derin olduğunun, taşlık veya kumluk alanlarının tesbitinin yapılması, ileride suların yükselmesi halinde oltaların nerelere atılabileceği, hangi bölgelerde balığın bulunabileceğinin bilinmesinde fayda sağlayacaktır.
     Zeminin çamurlu, kumlu olması, sazanın zemin altında yaşayan böcek ve kurtları yemesinde kolaylık sağlayacağından bu tür alanlar balık için ideal bölgelerdir .Durgun suların koyluklarında ve bu kıyıların ağaçlıklı kısımlarında av bulma şansı oldukça yüksektir. Kıyıdan uzakta su altında kalmış ağaç kökleri mutlaka denenmesi gereken özel yerlerdendir.
     Yine balığın yemi rahat bulabileceği derin çukurlar, bitki çökeltilerinin yoğun bulunduğu bölgeler de sazanın sürekli gezdiği alanlardır.

Sıcaklık: Sıcak günlerde sazan genelde su yüzeyinde ‘güneşlenirken’ görünür. Yüzeyde avcılık için idealdir. Ancak sıcaklık dalgası artarak devam eder ve birkaç gün süreyle etkili olursa su yüzeyindeki oksijen miktarı azalacağı için balık derine çekilmeye başlar. Bu derinlik gölün yapısına,coğrafi şartlarına vb. bağlı olarak değişir.Ancak şu bir gerçek ki bu dönemlerde sığ sulara ancak sabah saatleri ve akşam serinliğinin çöktüğü anlarda yaklaşırlar. Genelde kendileri için rahat sayılan 9-18m derinlere inerler,süre uzadıkça derinlik artar. Yazın güneşli günlerde su yüzeyinin 1 metre aşağısına kadar güneş ışıklarının çok aydınlatmadığı bölgeler mutlaka denenmelidir.

Basınç: Hava basıncı belki de sazanın yeme alışkanlığındaki en önemli faktörlerden birisidir. Açık,sakin,sıcak yaz günleri (-ya da sakin ama dondurucu kış geceleri ) “yüksek basınç” göstergeleridir. Bu sıklıkla balığın iştahının azaldığı ve avlanmanın zor olduğu bir dönemdir. Ancak bu dönemde verimli yüzey balıkçılığı yapılabilir. Eğer yüksek basınç sürerse,bu kez gece avları neredeyse her zaman –özellikle büyük balık tutmak için ideal zamandır.
Yoğun alçak seviye bulutları ile kaplı bir gökyüzü ve hafif ya da orta şiddette rüzgarlı günler hem kışın hem de yazın “alçak basınç” göstergeleridir. Bu dönemde sazanın iştahı açılır. Ava gitmeden önce hava durumunun ayrıntılı kontrolünün iyi bir ava etkisi olacağı aşikardır.

Derinlik: Güneş ışığı normalse suyun 30m kadar derinliğine kadar nüfuz edebilir. Bazı olağanüstü koşullarda,berrak sularda bu 50-60m’yi bulabilir. Öğlen vakitleri en temiz suda güneş ışığı her 75m’de onda bir oranında azalır. Çoğu tatlısu canlıları güneş ışığının daha yoğun olduğu bölgelerde yaşamaya meyillidirler. Yakalanan sazanların %70-80’i bu yoğunluğun en çok yaşandığı 0,5 – 10m derinliklerde dolaşanlardır. İstisna durumlarda çok büyük olanları daha derinlerde yakalanmıştır.

Suyun Akışı / Yönü :  Bundaki avantaj çok ağır hareket eden su akışının bu sayede hareketlenerek sudaki oksijen seviyesini yükseltmesinden gelmektedir. Özellikle de yoğun sıcaklığın hüküm sürdüğü günlerde.
      Akışkan sularda oksijen seviyesinin en yüksek olduğu yerler denince akla hemen barajların su bıraktığı bölgeler, tahliye kanalları, şelale altları, yüksek akışkanlıklı nehirler vb gelmektedir. Çoğu sazan avcısının hiç aklına gelmeyecek yerlerden birisi de debisi yüksek sert akışlı akarsulardır. Yakalaması kolay değildir fakat buralarda gayet güçlü ve iri balıkların yaşadığı bir gerçektir.

Roket kullanımı; En az 0,45 misina kullanılması şart ve kamış da çok sağlam olması lazım zayıf kalıtesız kamış kullanılırsa parçalanabilir.
Öncelikle ince, ama ince olduğu kadarda sağlam misina kullanılmalı. İnce olmasından amaç, roketi daha uzak mesafelere gönderebilme kolaylığıdır.

Yemleme:
     Yemleme yapılacaksa sadece tek bir yerin değilde 2 farklı bölgenin yemlenmesi amaca ulaşılmakta kolaylık sağlayacaktır. Yemlemenin birisi kıyıya yakın yapılırken, diğeri daha uzağa yapılmalıdır. Oltalar da yemleme yapılan bölgelere atılacağından hem kıyıda hemde daha derinlerde avlanılabilecektir.
     Sazan için yemleme yapılırken özellikle aranılacak bir malzeme yoktur. 
     Yemleme sayısı kullanılacak olta sayısı göz önüne alınarak yapılmalıdır.
     Yemleme bir defa yapılıp bırakılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki balığı oltaya çekmek gerekir. Bunun en iyi yoluda, verimli iyi bir yemlemedir.
     Mutlaka takımların atılmasından 20 dk önce yemleri mümkün olduğunca bir noktaya gönderin. Yemlemede çok geniş bir alan yemlenmemelidir. Çok yemlemek yerine ara ara yemleme  tercih edilmeli.
     Yemlemede, iğnede kullanılacak yemlerin tercih edilmesinde fayda vardır.


Akarsuda Sazan Avı

Kök seçimi; ilk önce doğru yer seçimi yapmak gerekir, nehirde doğru yer ; doğru taban, doğru akıntı, doğru derinlik, gibi birçok faktörden oluşur
 -İlk önce bir kök bulunmalıdır
 -Çok sessiz bir yer olması gerekir,
 -Bu kök suyun kıyısından suya düşmüş bir ağaç da olabilir suyun içinde kalmış eski köklerden de olabilir. Çünkü sazan bu köklerdeki kurtçuklar, ve buraya takılıp kalan besinlerle beslenir. Eğer bu köke yakın kum altı, yani suyun ortalarında küçük bir adacık çıkıp oralarda rahatça oynayabileceği oynak tabir ettiğimiz yerlerden varsa, her şey mükemmeldir.

Akıntı; Seçilen kökte ikinci bakılması  gereken önemli faktör akıntının hızı dır. Akıntı  30 luk veya en fazla 40 lık kurşunu hareket ettiremeyecek şekilde seçilmelidir, yani hafif akıntılı kökler ideal bir avcılık verir, daha sert akıntılarda kökün arkası da çalışabilir ama her zaman kökün su girişinde avlanmak daha doğrudur.
       Bir diğer akıntı esası da akıntının köke dik girmesidir,yani kökün ucundan geçen akıntılı köke sazan girmeyebilir direk kenara kadar yani kıyıya kadar akıntı vurmalıdır.
            
Taban; Taban seçiminde ise kesinlikle tabanın sert olması gerekir balçık halindeki yerlerde sazan aranmamalıdır.Zeminin yapısı genelde kurşundan da anlaşılır.
           
Derinlik; Derinlik en az 1.5 metre civarında olmalıdır. Daha sığda vurması pek olası değildir. Derin kökleri tercih eder kendini daha rahat hisseder, ama aşırı derin yarlarda yatak yapmaz.
           
Yemleme; Nehirde sazan tutmak, Yemleme yapılmazsa, şansa hareketten öteye gidemez, yemleme ana şarttır, bunun için bazı hazırlıklar gerekir.
        Büyük bir çuvala delikler açılıp, içerisine yumruk büyüklüğünde önceden hazırlanan hamurları konur. İçine büyük bir taş konur ve suyun içine bırakılır. Çuval kıyıda bir yere bağlanır. Hamurun,suyun akıntısı ile çabuk dağılmaması için ekmekle karıştırılıp iyice yoğrulmasında fayda vardır. Balık tutarken de sık sık küçük hamur parçaları ile yemleme yapmak gerekir. Balığın alışması ve yatak yapması için birkaç gün beklenilmesi gerekecektir, ama bu birkaç gün içinde mutlaka sabah akşam bu köke balık tutulmasa da oturulması gerekir,
            
Makine; En önemlisi makinenin kalamasının sıkı kontrada iken bile sıkışmadan çalışmasıdır, balığın köke girmesinin engellenmesi gerekeceği için, 5-10 metrekare içerisinde balığı yormak gerekecek, ve buda da ancak kontranın çok iyi olması ile mümkündür.
            
Misina; Misina seçiminde en önemli kaide, görünmez ve sağlam  misinaların seçilmesidir.
            
Kamış; Kamışların boyu en iyi boy 2.70 civarıdır, daha kısası kenara çok yanaşabilir. 3 metre bazı yerlerde gerekebilir ama bunun üstüne çıkılması doğru olmaz, etraf ağaçlık olacağı için hareket kabiliyeti kısıtlanacak hatta engellenebilecektir. Ama daha önemlisi kısa kamış kullanılmasının sebebi, balığı kepçeye rahat alınabilmesi içindir.
           
Kepçe; Kepçeler tercihen üçgen ve katlanabilir olmalıdır, katlanır olması, dik yarlarda hareket kabiliyetini arttırır.

Tutucu; Kamış tutucular esnek malzemeden olmalı ve ani bir şekilde kamışın çıkarılabileceği düzenekte olmalıdır.
            
Olta takımı; Kullanılan takım direk misinaya bağlı hiçbir şekilde ek olmayan bir sistemdir, bunun sebebi sazanın hem görmemesi hem de koparmaması içindir. Nehir balıkçılığında sazanın koparması sık duyulan bir konudur.
     Önce gezer kurşun misinaya geçirilir, bu kursun mümkün olduğu kadar elips olmalıdır, takımın köklere takılmasını önler.
     Daha sonra misinaya stoper takılarak iğne ile gezer kurşunun teması kesilir.
     Sonra misinaya direk iğne bağlanır. Hamurun mutlaka  iğne gözükmeyecek şekilde takılması gerekir, iğnenin bir kısmı açıkta kalırsa veya küçük balıklar tarafından yem bozulursa değiştirilmelidir. Yemin şekli armut biçiminde yuvarlağa yakın şekilde olmalıdır. İğneyi kapatmak için kullanılan yem miktarı yemin büyüklüğünü belirleyecektir.
      
Yem; Malzemeler ekmek içi,mısır unu, küspe tozu.Öncelikle ekmeğin bayat olması gerekir,taze ekmek lastik gibi olur ,sazan tercih etmez ve balığı taktırma esnasında iğne içinden kolay kurtulmaz,
     Ekmek içi çıkarıldıktan sonra bir miktar mısır unu, içine biraz da su koyarak kısık ateşte ,koyu kıvama gelene kadar karıştırılır, yakmamaya çok dikkat edilir, küspe tozu da bunun içine katılır, yoğrularak karıştırılır ve her zaman serin tutmaya çalışılır Islak bir bez en iyisidir. Mısır ununun fazla koyulmamasına  dikkat edilir, yemin çok cıvık olmasına sebep olabilir.
     Çok dikkatli ve sessiz bir şekilde balık tutulacak bölgeye gelinilmelidir. Her tür hazırlık oturularak yapılmalı ve suya görüntü verilmemelidir.  


Kışın sazan avı

     Sazan balığı, suyun sıcaklığının düşmesiyle, bu sıcaklığa adaptosyon amaçlı vücut ısılarını düşüren soğuk kanlı bir canlıdır. Vücut ısılarının düşmesi nedeniyle daha az enerji kullanımı amacıyla hareketliliklerini azaltırlar. Çok daha az yeme ihtiyaç duyarlar. Enerjilerini idareli kullanım için su içinde çok dolaşmazlar ve kendilerini güvende hissettikleri, oksijeni bol ve fazla çaba göstermeden beslenebilecekleri bölgeleri tercih ederler.
     Suyun sıcaklığı ve hava durumuna göre zaman zaman suyun en derin kısımlarında olabilecekleri gibi bazen de kıyı kesimlerinde bulunabilirler. Havanın ve suyun ısısını, basıncını vb. diğer etkenlerini o anda ölçme gibi şansımız olmadığı için, suyun farklı bölgelerine oltalar atılmalı, sürekli sabit bir noktada kalınılmamalıdır.
     Balık fazla dolaşmayacağı için oltaların suda kalış zamanları fazla tutulmalı (45 dakikada bir veya sizin belirleyeceğiniz sürelerde) başka yerlerde denemelerde bulunulmalıdır. Bu süre içerisinde, yemin deforme olmayacağından emin olunması halinde ara ara misina sarılarak yemin bulunduğu yer değiştirilebilir. Balığın yerinin tesbit edilmesi durumunda, aynı çevrede başka balıklarda olabilecektir.
     Yaz aylarında kullanılan yemlerin ebatlarından biraz daha küçüklerinin, kış aylarında kullanılması avı etkileyebilecektir. Yemlerin küçülmesi doğal olarak da iğnenin biraz daha küçüğünün kullanılmasını gerektirecektir.
     Suyun sıcaklığının 1 derece artması bile balıkların yemlenmesi için dolaşmasına neden olacaktır.
     Kışın balığın derinlere çekildiği söylensede, aslında bu kesin bir kural değildir. Balık suyun sıcaklığına göre çeşitli derinliklerde olabilmektedir.

Kışın Sazanın Yemlenmesi 
     Soğuk su şartlarına uyum sağlamak amacıyla tüm hareketlerini yavaşlatmış ve besine duyduğu ihtiyaçta azalmıştır. Bu dönem içinde bulduğu çok az yemle ihtiyacını karşılayabilmektedir. Yaz döneminde yoğun yapılan yemlemenin tam tersine az yapılan bir yemlemenin ava faydası olacaktır. Balık yapılan yemlemeden besin ihtiyacını karşılayıp, oltadaki yeme ilgi göstermeyebilir.

     Olta da, hamur ve mısırın yanı sıra, avlağın bulunduğu yerde tatlısu midyesinin bulunması halinde, midye içide kullanılabilir. Midye büyük sazanların menüsünde yılın her döneminde bulunmaktadır. Kışın hayvansal gıdaları tercih ettiği de bilinmektedir. Solucan ve kurtçuklarda gözardı edilmemelidir.


Sazan Olta Takımları

Dip olta takımları


Sazan dip olta takımları
Farklı takımlar düzenlemek mümkün. Amaç mümkün olduğunca, yemi suyun tabanına yakın bir düzeyde bulundurmaktır. Tek veya 2 iğneli köstekli takımlar kullanılabilir. Köstek sayısı 3 ve fazla olursa hem kullanımı zorlaşır hemde geri sarım esnasında takılmalara yol açar. Köstekler arasındaki mesafe, birbirine dolaşmamalarını sağlayacak aralıkta olmalıdır.
Gezer kurşunlu takımda da mutlaka 20-25 cm mesafede stoper kullanılmalıdır.





Şamandıralı Olta Takımları

Şamandıralı oltalarda kullanılan su seviyeleri.
















Şamandırayla avlanılırken, misina bağlantısının şamandıranın altında olanlarının tercih edilmesi, bedenin su altında kalmasını ve dolayısıyla rüzgardan da etkilenmemesini sağlayacaktır. Bu şamandıraların üst kısmında çeşitli seviyeleri gösteren renkli alanlar vardır. Resimde de su seviyesiyle şamandıranın yemsiz olarak, ağırlık takılarak hangi seviyelerde olmasını göstermektedir. 









Ağırlıklar gerek sıkma kurşunlarla, seyyar kurşunlarla ayarlanabildiği gibi yaprak kurşunlarla da ayarlanabilir. Yaprak kurşun kullanılacaksa, misinaya sarılmadan önce altına yumuşak bir kağıt veya kumaş parçasının sarılması misinanın zedelenmemesini sağlayacaktır. Seyyar kurşun kullanılacaksa, ufak bir boncuk kullanılması fırdöndüye atılan düğümün zedelenmemesini sağlar. Avlanılacak su seviyesine karar verildiğinde stoper yardımıyla da şamandıra misina üzerinde sabitlenir.








Şamandıralı Dip Oltası

Bu şekilde yapılacak şamandıra ile sazana yem dipte yatık şekilde sunulur. Önemli olan şamandıraya su içinde yapılacak ayardır. Şamandıra suya atılır, şayet su derinse şamandıra batar,yapılan ayardan su sığ ise şamandıra yatar. Stoper de yapılacak ayarla şamandıranın üst kısmı, suyun dışında olacak şekilde ayarı yapılır. Sazan avında çok etkili bir yöntemdir,stoper için bir öneri,iplikten yapılan stoper kullanılırsa çok derin sularda bile yem dibe oturtulabilir. Silikon stoper atışlarda son halkadan çıkarken takılma yapıyor ve ayarı bozuyor yada atışı engelliyor,onun için bedene atılacak stoper düğümü atışların daha kolay olmasını sağlıyor.






Bu çeşit şamandıraların alt kısmında olan yuvarlak telden gecen çeşitleri de bu şekilde yapılır, yukarıdaki modeli misinanın şamandıranın içinden geceni.

Bu düzenek ise şamandıraya uygun kurşunla yapılıyor, yani şamandıra 10 gr çekerli ise,10 gr kursun takılıyor,asıl önemli olan köstek üzerindeki 1 veya 2 gr lık kursun, balık yemi kapınca, bu kursunda dipten kalkıyor ve tam ayarlı olan şamandıra batıyor. Köstek 50-60 cm olabilir.











Genelde küçük sularda şamandıra büyük sularda dip oltası denenebilir.

Sazan Avında Kullanılabilen Yemler

Sazan bulunduğu bölgede kolay bulabildiği türde besinleri tercih eder. Avcılık yapılan sularda yemlemeyi genellikle hamur, mısır, tahıl ve bunlar gibi besinlerle yapldığı içinde balık bu tür besinlere de aşinadır. Canlı yemlerin bol olduğu sularda da, solucan ve böceklerinde yem olarak kullanılması av şansını arttıracaktır. Ava gitmeden önce yemleme malzemesini ve oltada kullanacağımız yeminde birden fazla çeşitte temin edilmesi yararlı olacaktır.
     Bazı bölgelerde azda olsa meyve ve peynirlerinde kullanıldığı ve balığın yakalandığı da konuşulmaktadır. Patates, dut, çilek, kurufasulye, bezelye, kaşar peyniri, kuru üzüm sayılabilir.

Ekmek:
     Ekmeğin içi iğne boyuna göre kopartılıp parmakla sıkıştırılarak yuvarlak haline getirilir. İğneyi kaplayacak şekilde oltada kullanılır. Ufak balıklar da didikleyeceklerinden, yemin çabuk deforme ya da kaybolması mümkündür. Bu yüzden sık sık kontrol edilip değiştirilmesi gerekir. Makinasız göl oltasında kullanımı kolaydır. Ekmeğin kabuğu da ıslatıp hamur hale gelmesiyle biraz toprakla karıştırılıp topaklar oluşturularak uzak mesafeler yemleme amacıyla kullanılabilir.

Mısır:
Konserve mısır; Marketlerden kolayca bulunabilmektedir. Yalnız satın alınırken iri taneli olanların ve görerek alınmasını kolaylaştıracağı için cam kavanoz tercih edilmelidir. Bazı markaların mısırları küçük oluyor ve sadece yemlemede kullanılabiliyor. İğneye takması ve fırlatması esnasında dağılabiliyor.

Koçan mısır; Taze olarak kullanılabiliyor. Mevsimi geçtiğinde, kurumuş mısır taneleri koçanından ayıklanır. Kaynatma esnasında diriliğini kaybetmemeleri ve iğneye de takılabilmeleri gerekiyor.

Hayvan yemi olarak kullanılan iri mısır; Kilo ile hayvan yemi satan yerlerden temin edilebilir. Kaynatılarak yumuşaması sağlanır. İri taneli olduğu için her iğnede 1 tane kullanılabilmektedir. Yemleme amacıylada kullanılabilmektedir. Av esnasında küçük balıklar tarafından didiklenememektedir. Olta yemi olarak oldukça kullanışlıdır.
     Kaynatılacak mısırların suyuna arzu edilirse çeşitli tatlandırcılar ve koku amaçlı aroma veren malzemeler katılabilir. Kaynatılmış mısırlar cam kavanozlarda buzdolabında muhafaza edilebilir. Kaynamış su da kavanoza ilave edilebilir. Ancak uzun bir süre yem muhafaza edilecekse, mısırlarda yumuşamaya neden olabilecektir.

Hamur Yemler :
     Hamur yemler sazan avcılığında en çok tercih edilen yemlerden bir tanesidir. Evde yapılabilir olması, arzu edilen tat ve kokulardan katılabilmesi ve miktar olarak çok yapılabilmesi, aynı zamanda yemlemede de kullanılabilir olması yaygın olarak kullanılmasını sağlamaktadır.
     Mısır unu, buğday unu, şeker, vanilya, yumurta ve istenirse başka malzemelerde karıştırılıp hamur haline getirilir. Fındık büyüklüğünde taneler hazırlanır. Kaynamış suyun içine atılır. 5-10 dakika arasında pişmiş hamur taneleri suyun üstüne çıkacaktır. Bu taneler sudan alınıp buzlu su olan bir kaba konulur. Burada 1-2 dakika bekleyen hamurlar çıkartılarak naylon poşetlere konulur. Ava gidene kadar buzdolabında saklanır. Hem iğnede hemde yemlemede kullanılır.
     Hamur hazırlanışında bir çok gıda çeşidi kullanılabilmektedir. Hangi malzemenin ne kadar oranda olacağı konusunda kesin bir oran yoktur. Mısır unu ağırlıklıda olabilir. Peynir suyu katılan bazı hamur yemleri bazı avlaklarda daha etkili olmaktadır. Örnek basit bir Hamur;1 çay bardağı mısır unu, 3 çay bardağı beyaz un, 1 paket vanilya, 1 yumurta, 1 tatlı kaşığı sıvı yağ, bu malzemelere arzu edilirse hamur hazırlanırken kullanılacak su yerine peynir suyu konulabilir. Gıda boyası da renklendirecektir.

Canlı Yemler;
     Solucanlar; Her türlü suda ve hava şartlarında kullanılabilecek bir yemdir. Canlı muhafaza edilmeleri gerekir. Sıcaktan çabuk etkilenirler. Kutu içinde nemli toprakta korunmalı ve kutu gölgede tutulmalıdır. Arazide su kenarlarında ki nemli topraklarda, çeşme etrafında, yaprak altlarında bulunabilirler.
     Avlak çevresinde yaşayan ve iğne boyuna uygun böcek türevleride kullanılmaktadır. Ancak bazı böceklerin ısırıklarına ve sokmalarına karşın dikkatli olunmalıdır.
     Pişmiş ve soyulmuş karides ve kerevit kuyrukları da denenmesi gerekenler arasındadır. Yemin büyüklüğü, iğnenin bütününü kapatacak kadar olduğundan kullanımı da kolaydır. Yine midye içide kullanılabilir. Ancak marketlerden alınacak bu yemlerin asitik oranları fazla olabilecektir. Bu durumda pek faydaları olmayacaktır. Salamura olanları da tercih edilmemelidir. Taze veya dondurulmuş olanlar tercih edilmelidir. Levrek ve büyük sazanların iştahla tercih edecekleri yemlerdir.

Sazan Misinaları


En fazla kullanılan misinaların mono olması nedeniyle de bu konuda ünlü bir sazan amatörü Jim Gibbinson’un bazı saptamaları;
1. Piyasada çok fazla mono markası olmasına rağmen dünya çapında son derece az ve sınırlı sayıda mono misina üreticisi vardır. Bu nedenle de teorik olarak aynı mala farklı fiyatlar ödemenin çok da anlamı kalmamaktadır.
2. Birçok kaynakta belirtilen “Şu biçimde misina düğümü, şöylesi bir güç yüzdesine denk gelir!” türünden açıklamalar da yanıltıcıdır çünkü kullanılan düğümlerin gücü bir misinadan diğerine büyük farklılık gösterir. Bu nedenle seçilen misinaya atılan düğümlerin amatörlerin kendileri tarafından test edilmesi daha makul olacaktır.
3. Bazı monolar paketlerinin üzerinde belirtildiğinden daha kalın çaplı olmasına rağmen çok az mono daha incedir. Bazı monoların çapları 0.05mm boyutunda değişiklik gösterdiğinden, yer yer, hem ince, hem de kalın çaplı olabilmektedirler. Eğer yakın ya da orta mesafeli avlanıyorsanız bir milimetrenin birkaç binde biri oranında bir değişiklik önemli bir fark yaratmaz. Ancak uzun mesafeli atışlarda ince misinanın kalın olana oranla daha uzağa atılabilmesi ciddi bir fark yaratır.
4. Yukarıda belirtilen çap konusu çeker değerleri ile beraber ele alınmalıdır. Örnek olarak, iki mono ele alalım birinde 0.35mm, 6kg. çeker verilsin, diğerinde ise 0.35mm, 7kg. çeker verilsin. Mantık olarak çapı değişmediği halde çekeri daha yüksek olan 7 kilo çekerli misina daha iyi bir seçim gibi görünmektedir. Ancak deneyimlerle sabittir ki, daha az çeker verilen misina yetersiz ölçüm sonucu değerlendirilmiş olabilmekte ve aralarında önemli bir fark olmamasına rağmen daha zayıf gibi görünebilmektedir. Bu nedenle paketlerin üzerinde yazılmış değerler sadece yaklaşık bir ölçü olarak ele alınmalı, tam çap bir mikrometre ile ölçülmeli, çeker değeri de yaylı bir terazi ile ölçülerek sabitlenmelidir.
5. Geçen zamanla kalitelerinin kötüleştiği bilinen bir gerçek olan monoların raf ömrü de test edilmesi gerekenlerdendir. Bazı monolar bir yıl sonra önemli bir bozulma göstermelerine rağmen, iki ya da üç yıl bile bozulmayan monolar olabilmektedir. Tabii ki burada kastettiğim kullanılmamış ve karanlıkta depolanmış mono misinalardır. 
6. Mono misinaların renklendirilmesi ya kalıptan geçirilme öncesi polymere renk eklenmesi ile olmakta ya da kalıptan çıkan işlenmemiş mono misina bir asit banyosunda işlenerek, boyanmaktadır. Her işlemin artısı ve eksisi olduğu gibi bu işlemde de hafif bir güç kaybının oluştuğu göz önüne alınabilir. Mono misinaların pürüzsüz yüzeyinin oluşması için de cilalandığı göz önüne alınırsa yine güce yönelik bir kayıp sözkonusu olabilmektedir. Hatta beyaz diye bildiğimiz mono misinaların rengi bile orijinal renk olamayıp işlemden geçirildikten sonra elde edilen renktir.
7. Bütün monolarda gerilme sonucu oluşan uzama özelliği vardır. Çeker değeri 7kg olan bir monoya 2.5kg’lık bir gerilme uygulanırsa markaya bağlı olarak yüzde 10 ile 15 arasında bir uzama meydana gelebilecektir. Eğer gerilme oranı 5kg’a arttırılırsa alt ve üst sınırlardaki rakamlar yüzde 12 ye ve yüzde 30’a kadar yükselebilecektir. Ancak birçok mono açısından bu uzama ile oluşan şok giderme özelliğini bir avantaj olarak görüp, bazen çok esneyen monolara bile yönelmenin olumlu olduğuna işaret edebilirim.
8. Bazı monolar suyu emmelerinden dolayı kuru güç açısından zayıflayabilmektedirler. 48 saatlik suda tutma sonucu yüzde beş ile on arasında bir kaybı ortalama olarak saptamışken bazılarında yüzde yirmilere varan bir zayıflama tespit edebildim. Bir misina imalatçısı dostum, renklendirme öncesinde asit banyosuna tabi tutulan monoların bu açıdan daha dezavantajlı olduğunu çünkü suyu daha fazla emdiklerini belirtmişti.
9. Aşırı gerilmeye tabi tutulan monoların değiştirilmesi gerekliliği tavsiyesini duymuşsunuzdur. Benim testlerim sonucunda bunun gereksiz olduğunu saptadım çünkü kopma noktasına kadar gerilseler bile sadece beş dakika geçtikten sonra monoların hemen hepsi eski halini alabildiğini, ya da eski değerlerine ulaştığını saptadım. En kötü olanları bile sadece yüzde on beş güç kaybettiler.
Öte yandan mono misinalar ile fluorocarbon misinalar karşılaştırıldığında ise yine sazancılar için önemli sayılacak bazı farklılıkların altını çizmekte fayda var.
1. FC misinaların gerilme ve uzama değerleri monolara oranla daha düşüktür. Bu da sazanla mücadele ederken amatörün olta ucunda daha fazla balık hareketi ve ağırlığı hissetmesi anlamına gelir.
2. FC misinalar, monolara oranla yıpranma ve aşınma açısından daha dayanıklıdırlar. Tabii ki burada kastedilen tam FC’lardır, yoksa kaplama olanlarının açıldığına tanık oldum.
3. FC misinalar daha ağır oldukları için monolara oranla daha hızlı batarlar. Bence bu FC’ların sazan amatörü için en önemli özelliklerinden biridir.
4. FC misinalar suyu emmedikleri için kuru gerilme güçlerinin tamamını koruyabilirler.
5. FC misinaların suda görünmezlik özellikleri özellikle yoğun baskı altındaki sazan avlaklarında amatöre paha biçilmez bir avantaj sağlar.

Yine amatör sazan balıkçılarının takımlarında sıklıkla yer almaya başlayan son jenerasyon ya da yeni nesil misinalar hakkında, ünlü bir sazancı Chris Woodrow’un bu konuda dikkat çektiği bazı hususlar;
1. Süper misinaların ilk ürünleri açısından bazı problemler vardı. Bunlar içinde bu misinaların açılması ya da bir başka deyişle tüylenmesi sıklıkla yaşanan sorunlar arasındaydı. Genelde bu misinalar bir sezonu bile çıkartamıyor, püskül püskül açılıyorlardı. Ayrıca bu misinaların kamış halkalarına sürtünmesinden dolayı aşınmaları da bir başka sorundu. Düğüm açısından ve karışmalar açısından da bu misinalar ciddi sorunlara gebeydi. Bu nedenle kaynaştırma (fusing) misinanın üretimde ısıtılarak liflerin belli oranda birbirleriyle kaynaşmasını sağlamak yoluyla yukarıda bahsedilen sorunlardan bazılarını çözebildi. Örneğin Spider Wire sert ve dolu bir yapı ortaya koyar çünkü lifleri ısı ile kaynaştırılmış özellik taşır. Öte yandan bazı ürünlerde kaynaştırma işlemi yapılmamış, üzerleri plastik bir tabaka ile kaplanmış, böylece lifler bir arada tutulmaya çalışılmıştır. İşte böylesi ürünler aşınmadan dolayı bu plastik tabakayı yitiriyor ve açılmaya başlıyorlardı.
2. Yeni nesil, (kaynaştırma ile üretilen) süper misinaların monolara oranla üstünlük sağladığı noktalar ise, monolara oranla kullanma ömürleri daha uzundur ve uzun vadede ödenen paranın karşılığı açısından daha tatmin edicidir. Bu misinalar hareketi/titreşimi transfer etme açısından daha iyidirler ve hassasiyet ile vuruş kayıtları açısından daha etkilidirler. Bu misinalar çok ama çok daha incedirler. Bu da amatörün hem uzağa olta atmasına yardımcı olur hem de makineye daha fazla misina sarabilmesine olanak tanır. 
3. Yeni nesil süper misinaların yoğun ve kapsamlı alan-deneyleri sonderece pozitif ve olumlu sonuçlar ortaya koymaktadır. Özellikle “Power Pro”nun ürünü son derece olumlu olarak görülmektedir. Eski versişyonların aksine bu yeni nesil kaynaştırmalı misinaları kullanmak monoları kullanmak kadar kolaylıklar sunabilmektedir. Diğer ögrü misinalara oranla daha yuvarlak ve yekpare bir görünüm ortaya koyarlar. Her türlü makineye kolay sarılır, örgü olta ipleri gibi makinenin sarma kafasının içine gömülmezler. Daha yumuşak ve pürüzsüz bir dış görünüme sahiptir ve uzun atışlarda kamış halkalarından daha kolay geçebilmektedir. Neredeyse sıfır derece uzama ve gerilme etkisi yaratır, gam yapması düşüktür ve ince çapına oranla olağanüstü güçlüdürler. 
4. Yeni nesil Süper Misina’ları kullanırken, makinenizin sarma yuvasının tabanını örtecek kadar mono sarın ve süper misinayı buna bağlayarak makineye sarın. Süper misinaların gerilimleri olmadığı için tabanda sıkı bir biçimde durabilmelerine bu mono yardımcı olacaktır. Uzak mesafelerde bile oltanıza bir balık vurduğunda bunu doğrudan olta ucunda hissedebileceksiniz. Bir diğer önemli husus da süper misinaların fiyatlarının çok yüksek oluşudur ancak bu misinaların kolay kolay aşınmadığı göz önüne alınırsa, birkaç sezon kullanılabilecek bu misinalara verilen paranın da çok heba olduğu söylenemez.

Sazan avında kullanılan kurşun ağırlıklar;

1- Grippa; Nehirde, eğimli alanlarda, su içindeki yamaç gibi bölgelerde ihtiyacı karşılayabilecek bir yapıya sahiptir. Üstündeki küçük nodüller sayesinde zemini kolaylıkla kavrayabilmektedir.
2- Flat Pear;  Suyun sert tortu yapılarına uygun bir şekli vardır. Zemini taşlık alanlarda da kullanılmaktadır. PVA yemlik ve kısa saplı iğnelerle kullanımı idealdir.
3- Square Pear; Sıkılaştırılarak ağırlığı arttırılmış, sabit fırdöndü yapısı ile güçlendirilmiştir. Sert ve çakıllı zeminlerde, kısa ve orta menzilli mesafelerde oldukça kullanışlıdır. Eski dizay bu tür kurşun tam kare iken zeminde yuvarlanmıyor ve bazen de dik kalabiliyordu, bu ikinci jenerasyon la bu sıkıntılar kaldırılmıştır.
4- Pear Lead; Klasik armut kurşunlar uzun mesafeli atışlarda kullanılmakta. Ancak atış esnasında çapraz rüzgarlarda olumsuz etkilenmektedir. Dolayısıyla av alanını kısıtlamaktadır. Bu yeni dizaynı sayesinde bu sıkıntılar ortadan kalkmıştır. Yoğunlaştırılmış ağırlığıyla daha uzak mesafelere atış yapılabilmektedir. Zeminin milli alanlarında gömüleceği için bu yerlerde kullanmaktansa, zeminin çakıllı alanlarında kullanılması daha verimli olacaktır.
5- Distance Lead; Uzun mesafeli atışlar için tasarlanmıştır. Yapısı sayesinde rüzgarlı havalarda bile düz hat üzerinde gidebilmektedir. Yoğunlaştırılmış ağırlığı sayesinde iğnenin sazanın ağzına girmesini kolaylaştırır.
6- Tournament Casting Lead;Aerodinamik yapısı sayesinde maksimum uzaklığa atılabilmektedirler. Zeminin milli olması halinde bile zeminden kolaylıkla çekerek çıkartılabilmektedir. 
7- Riser Tri-lobe Lead; Ağaç köklerinin ve bitkilerin çok olduğu alanlarda sarım yapılırken takılmaları en az düzeye indiren bir kurşundur. Sarım esnasında diğer kurşunlara göre çok daha az ses çıkartmaktadır. Derin alüvyon, yumuşak otluk zeminlerde kolaylıkla gömülerek kamufle olmaktadır. Atış diğer kurşunlara göre daha yumuşak yapılmalıdır.