Av yerinin belirlenmesi
Balık avcılığında en önemli konulardan birisi av yerinin tesbitidir. Olta takımı çok iyi yapılmış ve çok uygun yemlere sahip olunsa da avlakta balık yoksa avcılık mümkün olamayacaktır.Her balık türünün kendine göre davranışları olmakla birlikte bazı genel kaideler tüm balıklar için geçerlidir. Öncelikle balıklar kendilerini emniyetli buldukları bölgede yaşama eğilimindedirler. Beslenmeleri amacıyla yem bulabilecekleri ortamlar da bir diğer faktördür. Her iki ortamın aynı anda bulunduğu yerler ise ideal av alanlarını oluşturacaktır.
Yakalanması istenen balığın hakkında yeterli bilgi sahibi olunması, av yerinin tespiti açısından önem arz etmektedir. Ne tür sularda yaşadıkları, nasıl beslendikleri, mevsimlere göre suyun hangi seviyesinde bulundukları, suyun akıntılı mı yoksa durgun kesimlerini mi tercih ettikleri gibi balıktan balığa değişiklik gösteren özelliklerin bilinmesi de av yerinin tespitinde ana unsurdur. Alabalık çağlayanların alt kısımlarında bulunan hafif durgun sularda yem beklemeyi tercih ederken, turna balıkları otlu alanlarda gizlenerek ufak balıkları avlamak için gizlenirler. Levrek göllere bağlanan akarsuların ağzında daha çok yemlenirken, yayın balığı su altındaki kovuklarda bekleyip geceleri avlanmaktadır.
Kıyılardaki sazlıklar ve bitkiler çoğu balığın hem yemlenme hemde saklanma yerleridir. Bitki ve küçük su canlılarıyla beslenen balıklar bu bölgelere geldiğinde, bu balıklarla beslenen turna, levrek gibi yırtıcı balıklarda buralarda bulunacaklardır.
Gürültünün olduğu, tarla sulamalarının yapıldığı yerlerde, balığı ürkütecek her türlü hareketlilik boş yere zaman harcanması demektir.
Kıyıdaki büyük ağaçların gölgeleri, bu ağaçtan suya düşen böceklerin bolluğu nedeniyle balıklar için ideal alanlardır.
Suyun berraklığı oksijenin bolluğu anlamını taşımaktadır. Çamurlu sularda balık beslenmekten ziyade oksijen arayışına girecektir.
Akıntının kuvvetli olduğu zamanda da balık yakalamak zorlaşacaktır. Bu durumda akıntının zayıf olduğu yerleri tercih etmekte fayda vardır. Su ne kadar berrak olursa olsun güçlü akıntı balığı yoracak ve sakin suları aramasına neden olacaktır.
Nehir ve akarsular herhangi bir negatif etkileşimde değillerse, balıklar yem bulmak amacıyla sürekli hareket halinde olacaklardır.
Nehirlerde balık avını etkileyen faktörler
İyi bir av zamanı geçirebilmek için, avlağın o anki şartlarının, balıkların yaşamları için gerekli ortam özelliklerini bilmek oldukça önemlidir. Nehirlerin su kalitesi ve hızı herzaman aynı değildir. Sudaki değişikliklerde balıkların yerlerini sürekli değiştirmelerine neden olur. Havanın yağışlı olması ve suyu toprakla bulandırması, su seviyesinin gerek sulama amaçlı gerekse diğer insan kaynaklı nedenlerden dolayı azalması veya çoğalması balığın yaşam ortamını kesinlikle değiştirecektir.Nehir çamur halinde akıyorsa, balık yakalamak neredeyse imkansız gibidir. Balık yemlenmekten ziyade oksijenli su arayışı içindedir.
Akıntının kuvvetli olduğu zamanda da balık yakalamak zorlaşacaktır. Bu durumda akıntının zayıf olduğu yerleri tercih etmekte fayda vardır. Su ne kadar berrak olursa olsun güçlü akıntı balığı yoracak ve sakin suları aramasına neden olacaktır.
Su seviyesinin düştüğü zamanlarda da balık kıyıdan uzaklaşacak ve toplu halde bulunacaktır. Bu durumda suyun derin yerlerini bulmak av şansını arttıracaktır.
Su seviyesinin yüksek olduğu zamanlarda eğer su berrak ise dip oltası ile, eğer akıntı az ise şamandralı takımla yakalama şansı olacaktır.
Gürültünün olduğu, tarla sulamalarının yapıldığı yerlerde boş yere zaman harcanmaması doğru olacaktır. Balığı ürkütecek hertürlü hareketlilik avın kalitesini etkileyecektir. Kıyılardaki sazlıklar çoğu balığın hem yemlenme hemde saklanma yerleridir. Özellikle açık ve güneşli havalarda kaşık ve sahte yemlerle, bu sazlıklardan faydalanılabilir.Kapalı hava ve hafif bulanık bir su varsa yemli dip olta takımları iş görecektir.
Kıyıdaki büyük ağaçların gölgeleri, bu ağaçtan suya düşen böceklerin bolluğu nedeniyle balıklar için ideal alanlardır.Nehirde balık avını tercih ederken, yerleşim yerlerinden uzakta, balığın kendini güvende hissedeceği sakin ve temiz suları tercih etmek dikkate alınması gereken hususlardandır. Nehir ve akarsular herhangi bir negatif etkileşimde değillerse, balıklar yem bulmak amacıyla sürekli hareket halinde olacaklardır.
Tatlısu da Kışın Balık Avcılığı
(Konu “su sıcaklığı” temelinde ele alınıyor.)Balıkların beslenme alışkanlıkları veya yem alma kapasiteleri su sıcaklığı faktörüyle doğrudan ilişkilidir. Balıklar soğukkanlı hayvanlardır. Yani vücut ısısı çevre ısısıyla doğru orantılı olarak artıp azalmaktadır. Su sıcaklığı düştüğünde balığın türüne de bağlı olarak vücut aktivitesi azalıyor ve bazen aylarca hiç yem almadan yaşayabiliyor.
Sular her zaman kıyıdan ve yüzeyden başlayarak soğur, ve aynı yerlerden başlayarak ısınır. Tabii suya karışan başka bir su kaynağı yoksa.
Göl ve baraj gibi büyük ve durgun su kaynaklarında “termal tabakalaşma” adını verdiğimiz özellik nedeniyle derin yerler yazın daha serin iken kışın daha sıcaktır. Aşırı sıcak olan yaz günlerinde sıcaklıktan rahatsız olan balık, derin yerlere kaçarken, kışın da yine aynı şekilde soğuktan rahatsız olup derin yerlere çekiliyor. Ama bu durum balığın serinsu veya ılıksu balığı olmasına bağlı olarak değişebilir.
Genellikle etobur balıklar (alabalık, sudak, turna gibi) soğuk suya toleranslı balıklardır. Yani kışın da yem aldığı için oltayla avcılığı mümkündür. Zaten üreme zamanı da diğer türlere göre daha erken bir dönemdedir. Yani soğuk olmasına rağmen vücut aktivitesi yüksektir.
Oysa sazan balığı, genellikle bir ılıksu balığı olarak tanımlanmaktadır. Sazan balığının soğuğa karşı toleransı daha az olduğundan kışın bulunduğu ortamda daha sıcak olan derin sulara çekilme eğilimindedir. Biyolojik aktivitesi azalmakta ve buna paralel olarak yem alımı da azalmakta, hatta tamamen durabilmektedir.
Küçük su kaynaklarında ve akarsularda hava sıcaklığının sıfır derecenin altına düştüğü bir çevrede su sıcaklığı da sıfır derecenin altına düşme eğilimine girecektir. Ancak bu durum yine kıyılardan ve yüzeyden başlayarak olacaktır. Diğer bir deyişle donma olayı kıyılardan ve yüzeyden başlayacaktır.
Suyun akışkan olması halinde veya akışkan olduğu yerlerde su sıcaklığı sıfır dereceye kadar düşer ve daha da altına inemez. Çünkü sıfır derecenin altına inerse donması gerekir, ama akışkan olduğu için donamaz.
Diğer taraftan su kaynağının gece sıfır dereceye kadar düştüğü, ancak gündüz hava sıcaklığının artıp mesela 10 derece sıcaklığa çıktığı bir durumda önce kıyılar ve yüzey kısmı ısınmaya başlayacaktır. Böyle bir durumda balığın daha sıcak olan kıyılara, sığ yerlere gelmesi veya yüzeyde bulunması nedeniyle bu yerlerden yakalanabilmesi ihtimali oluşacaktır. Böyle bir durumda nispeten durgun ve sığ olan yerlerin tercih edilmesi gerekebilir. Çünkü diğer yerlerde suyun sirkülasyonu nedeniyle ısı farkı oluşamaz.
Ancak su kaynağının kıyı ve yüzey kısmından başlayarak kısmen donduğu ve gündüz oluşan sıcaklıkla buzların eridiği bir ortamda, tam tersi bir durum meydana gelir. Çünkü buz erimeye başladığında, buzun erimesiyle oluşan suyun sıcaklığı sıfır derecedir. Suyun sıcaklığının artmasını sağlayacak ısı burada buzun erimesi için kullanılmaktadır. Bu durum buzun tamamen erimesine kadar devam edecektir. Dolayısıyla da bu bölge daha soğuk olacaktır.
Kısaca söylemek gerekirse balık kışın her zaman derinde olmayabilir. Bazen kıyılarda ve sığ yerlerde de olabilir.
Yakalanan balık suya geri bırakılacaksa, bazı noktalara önem verilmesi balığın yaşamasını sağlayacaktır.
Balık yakalandığın an iğneden kurtulmak, yakalandığı yerden uzaklaşarak kendini güvende hissedeceği bölgeye gitmek için çaba sarf edeceğinden çok fazla enerji harcayacaklar ve yorgun düşeceklerdir.
İğne seçimi; İğne ucunda kancası olmayan (Barbless) veya micro barbless olan iğnelerin ağızdan çıkartılması hem kolay hemde zarar vermeyecektir.
Balığı sudan çıkartırken derisine ve solungaçlarına zarar verebilecek kepçe kullanılmamalıdır. Yumuşak örgü kepçeler kullanılmalıdır.
İğne suyun içinde veya ıslak bir mat ile kıyıya taşınarak bunun üstünde çıkartılmalıdır. Balık toprak ve sert zeminde bırakılmamalı, temas ettirilmemelidir. Aksi takdirde derisine ve deriyi kaplayan koruyucu tabakaya zarar verilmiş olur. Suya geri bırakıldığında zarar gören derisi, sudaki bakteriler nedeni ile balıkta yaralara ve sonrasında ölümüne neden olacaktır. Balık tutulurken ellerin ıslak olaması da önemlidir.
Kıyıya çıkartılan balığın su dışında 30 sn den fazla tutulmamalıdır. Sazanlar bu konuda daha toleranslı olsalar da mümkün olan en kısa zamanda suya geri bırakılmalıdırlar. Sıcak havalarda oksijen ihtiyacı fazlalaşır. Soğuk havalarda solungaçlarında donmalar nedeni ile oksijen ihtiyacını karşılayamayacaktır.
Suya bırakırken, bir süreliğine balığın su içinde düz bir şekilde yüzme pozisyonunda durması balık tutularak sağlanmalıdır. Bu süre içinde nefes almasını kolaylaştırmak için ileri ve geri doğru balığa hareket verilmelidir. Solungaçlarında oluşacak su akımı nefes almasını kolaylaştıracaktır. Kuvvetli şekilde yüzmeye başlayana kadar nefes almasına yardım edilmelidir.
Sürdürülebilir av için, gelecekte de av yapabilmemiz için lütfen avlak alanlarımızı ve balıkları koruyalım, onları yok etmeyelim.