Zargana
1 Nisan -1 Temmuz arasında ticari avcılığı yasaktır. Amatör balık avcılığı yıl boyu serbest olup günde en fazla 5 kg balık avlanmasına izin verilir.
Ortalama boyları 60-70 cm olup 300 gr ağırlığa kadar ulaşabilmektedirler.
Üreme olgunluğuna 18 ay içinde ulaşmaktadır. Genellikle ilk yıl 17 cm civarında bir büyüme sağlarken 3. yılda 27 cm uzunluğuna ulaşmaktadır. Dişiler erkek zarganalara göre daha uzundurlar. Çok az zargana 6 yıl yaşayabilmektedir. Bunun nedeni doğal ölümlerin yanısıra diğer balıklar tarafından da sevilen bir yem olmalarıdır.
Ortasu ve yüzeye yakın kesimlerde sürü halinde dolaşırlar. Su yüzeyinden 1-1.5 m derinlikte genellikle bulunduğu seviyedir. Sardalya, hamsi, gümüş gibi küçük balıkların etrafında bulunarak bu balıkları yakalamaya çalışırlar. Kıyıya yakın bölgelerde de gezerek av ararlar. Denizin dalgalı olduğu zamanlarda yüzeyde pek gezinmezler. Saldırgan bir yapıya sahip olduğu için gücünün yettiği her balığa saldırmaktan çekinmezler. Yakalandığında sarım esnasında suyun üstüne sıçrama eğilimindedirler.
Özellikle lüfer olmak üzere birçok balığın avcılığında gerek canlı ve gerekse parça yem olarak da kullanılmaktadırlar.
Yıl boyunca (Kışın pek mümkün olmamaktadır) gece ve gündüz avcılığı yapılabilmektedir. Günışığında dibi otluk alanların üstlerinde, gece ve bulutlu günlerde de plankton bulabilecekleri yerlerde gezinirler.
İskeleler, kayalık alanlar, liman içleri, dalgakıranlar zargana avı için avlak yerlerdendir. Tatlısuların denizle buluştuğu alanlarda da kolay yem bulabildikleri için denenmesi gereken bölgelerdendir.
Zargana neredeyse sadece yem balığı olarak düşünülmekte ve hakettiği değeri bulamamaktadır. Hafif olta takımı ile yapılacak avlarda mücadelesi ile zevkli anlar yaşatabilmektedir. Şamandıralı avcılıkta zargana topu kullanılmaktaysa da (ağırlığı nedeniyle uzak mesafelere atış sağladığı için tercih edilmekte), hafif yemleri uzağa atabilen esnek kamışlarla da ince şamandıralar uzak mesafelere atılabilmektedir. İnce şamandıralar balık ısırığında daha az direnç göstereceğinden balıkta bir tedirginlik yaratmayacaktır.
Zargana topu;
Zargana topu yumurta büyüklüğünde ve olta takımını uzak mesafelere (50-70 mt gibi) atabilecek kadar ağırlığa sahip bir şamandıradır. Çeşitli renklere sahip olmasıda, uzak mesafelerde görünürlülüğünün artması içindir. Bu şamandıra ile hazırlanan takımların boyu kullanılan kamış boyundan 50 cm kadar kısa olmalıdır (Olta takımının kamışla rahat atılabilmesi için). Topun bir ucu ana bedene bağlanırken, olta takımı ( Yaklaşık 1.5 – 2 mt (Zargananın, suyun içinde 1.5 ile 2 metre derinlikte olduğu için.)) diğer ucuna bağlanır. Uzak atış yapıldıktan sonra takımın suya temasından önce misina elle frenlenerek iğnenin topun ilerisine geçmesi ve dolayısıyla misinanın karışmaması sağlanır. Atış sonrası misina sarımı yapılırken zargana topu sayesinde suyun üstünde su sıçratmaları yapılarak zargananın dikkati çekilebilir. Ağırlık seçiminde; uzak mesafelere atış yapılacağı düşünülerek değilde, zargananın yemi alıp uzaklaşmaya başladığında, balığın şamandırayı batırabileceği bir ağırlıkta olmasına dikkat edilmelidir. Zira balık yemi tam yutmadan dirençle karşılaşacak ve yemi bırakabilecektir.
Uzun saplı 6 – 10 nolu iğneler tercih edilebilir. Kullanılan yemler düşünüldüğünde iğne büyüklüğü önem taşımaktadır. İğne ebatları büyüdükçe bu avda kullanılan yemlerin ebatlarıda büyümek zorunda kalacaktır. Büyük ebat iğnelerde küçük yemlerin kullanılması hem zor hemde yemin doğallığı sergilenemez. Siyah veya beyaz iğne olması o kadar da önemli değildir. İğne yeme takılırken iğne ucu yemin dışında olmalı yemin içine gömülmemelidir.
Kullanılan misina ince ve çekeri fazla, kaliteli olmalıdır. Tekneden veya kıyıdan yapılacak avlarda pek farklılık olmayacaksada 0.18 ile 0.35 arası misinalar kullanılabilir. Kıyı avcılığında, iğnenin takılmalarının mümkün olduğu bilinmeli, misina seçiminde ve olta takımı hazırlanışında gözönünde bulundurulmalıdır.
Kıyı avlarında kullanılacak kamışların boyu 2.50 cm den daha aşağı olmamasına dikkat edilmelidir. Olta takımının 1.5 - 2 metre civarında olacağı düşünülürse, daha kısa kamışlarla yemin fırlatılması oldukça güç olacaktır.
Yemin iğneye düzgün takılımı son derece önemlidir. İğnedeki yemin formu bozulmuşsa yakalama şansı çok düşük olacaktır. Yemi yakaladığında yavaş hareketle uzaklaşmaya başlayacak ve sonrasında aniden hızlanacaktır. Zaman zaman yem konusunda seçici davranabilmektedir. Ava gidilirken birkaç çeşit yemin bulundurulmasında fayda vardır. Ancak yemin taze olması çok daha verimli olacaktır. Fileto yem kullanılacaksa serçe parmağından daha büyük olmamasında fayda vardır.
Balıkların kuyruk altları (İstavrit vb), ipek, canlı yem balıkları, midye, teke vb çeşitde yemler zargana avcılığında kullanılabilir. Önemli olan yemin doğru şekilde takılmasıdır.
Uskumrunun karın kısmından ince şeritler,
İstavritin kuyruk altı kısmı,
Midyenin dudak kısmı (dudak; midyenin kapaklarının yapışma yerlerinde şerit halinde bulunan koyu renkli uzuvları, kurt gibi gözükmektedirler) uzun bir şekilde takılmalıdır.
Zargana kuyruk altından ( Zargananın anüs kısmıyla kuyruk kısmı arası) fleto çıkarılır ve fletodan da uzunlamasına yarım cm eninde 2-4 cm uzunluğunda şeritler kesilerek kullanılır. Derisi sert olduğundan iğneden kolay kolay çıkmaz ve dolayısıyla balık eti deriden ayıramıyacağı için yemi bütün olarak yutmak durumunda kalacaktır. Yem yavaş hızda sarılacağı ve tekrar denize atılacağı için iğneye sağlam şekilde talıkmalıdır.
Hamsi, istavrit gibi balıkların küçükleride canlı yem olarak kullanılabilir.
Canlı yem, teke gibi yemler kullanılıyorsa arasıra (30 sn de bir) az bir sarım yapılması ve yeme hareket kazandırılmasında da fayda vardır. Canlı yeme iğneyi kuyruk üstünden orta kılçığa zarar vermeden takılmalıdır. Yemin canlı kalması avın performansını etkileyecektir.
Hareketli yeme daha fazla saldırdığı bilinmektedir. Dolayısıyla yemlere hareket kazandırmak için yavaş sarım yapılmasında fayda vardır. Sarım hızı ve sürekliliğinin değişkenli olması yeme doğal bir görünüm kazandıracaktır. Canlı yemler zaten hareket halinde olacaklardır ancak bu yemlerinde suyun belli kesiminde sunmamız gerektiği unutulmamalı ve sürekli kontrol altında tutulmalıdırlar.
Şamandıra kullanımında mümkünse ince kalem şamandıralar tercih edilebilir. Şamandıradan itibaren 1.5 - 2 metrelik bir takım kullanılabilir. Eğer. hafif bir akıntı var ise akıntının durumuna göre ignenin 15-20 cm üstüne birden fazla kıstırma kurşun takılabilir. Bundan amaç yemin akıntı nedeniyle su yüzeyine çıkışını engellemketir. Akıntı yok ise ağırlıksız bir takım olacaktır. Fırdöndü kullanımı kullanıcının tercihine bağlıdır. Tek iğneli olarak da kullanılabilir. Tek iğne kullanımı daha kolay olacaktır. 0.25 lik bir misina, 6-10 nolu iğneler kullanılabilir.
Zargana ipeği;
Zargananın diş yapısı sık ve içe dönüktür. İpek, ince ve sağlam yapısıyla diş aralarına girmekte ve iğne görevini görmektedir. Zargana ipekten kurtulmaya çalıştıkçada dişlerine daha da dolanacak ve kaçması mümkün olamayacaktır. Balık kıyıya alındıktan sonrada ipeğin ağızdan çıkartılması uğraştırıcıdır. İğnenin pratikliğine sahip değildir. Genelde de ipekte deformeler oluşacak ve gerekirse atılıp yenisinin kullanılması gerekecektir. Bu nedele av esnasında birden fazla bulundurulmasında fayda vardır.
Parlak, ince ve sık olanlar tercih edilmelidir. İpek üzerinde 2 adet düğüm vardır, bu iki düğümlerden bir tanesinden misinaya bağlanır. Suyla temas ettiği zaman biraz uzayacaktır.
Tekneden sürütme yöntemi ile yapılacaksa, çapari şeklinde 4-5 adet bağlanarak ya da sadece misinanın ucuna bağlanarak kullanılabilir. Suyun hangi seviyesinden gelmesi arzu ediliyorsa ona göre ağırlıkta takılabilir (20 gr gibi). 30-40 metre mesafeden tekneyi takip ederek gelecektir. Zargana takıma hamle yaptığında ipeğe dolanmasını sağlamak için takkım biraz gevşek tutulmalı, kamış kullanılıyorsa koloma ayarı daha önceden ayarlanmalıdır. 15-20 metrelik bir mesafeyi kullanmasına izin verilmelidir ki zargana yorulsun.
Kıyıdan kullanılacaksa, iğneli takımla aynı yapıda olacak fakat iğne yerine ipek takılacaktır. Şamandıranında ağırlığı ile uzak mesafeye atılıp tekrar sarım yapılmalıdır.
Çarpma;
Zaman zaman bu tarz avcılıkta yapanlar olmaktadır ancak tasvip edilip, tavsiye edilecek bir tarz değildir. Yakalanan balık sayısından çok daha fazlası yaralanıp daha sonradan ölmelerine neden olmaktadır. Bu tarza avcılık denilmesinden daha ziyade balık katliamı olarak bakılması gerekir. Üçlü iğne balık sürüsünün bulunduğu bölgenin yakınlarına atılmakta ve sürü geçerken hızla iğnenin kıyıya ani hareketle çekilmesi ile gerçekleşmektedir. Bu sırada iğne, balığın vücudunun herhangi bir yerinden saplanırsa balık kıyıya alınmakta fakat iğnenin sivriliğinin etkisi ile birçok balık yakalanmadan yaralanarak uzaklaşmaktadır. Daha sonrasında da bu balıklar yaşamlarını yitirmektedir. Lütfen doğal yaşamı korumak adına bu tarz bir seçime gitmeyelim.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)